Hepimizin bildiği gibi “strateji” veya “yönetim” gibi kelimelerin büyük önemi olan bir zamanda yaşıyoruz. Açıkça söylemek zor olsa da bugünün işlevsel aptallığı, birçok şirketin ana itici gücü olmayı sürdürüyor. Yaratıcılık büyük oranda takdir görmüyor, çünkü kritik düşünme yeteneği, hiçbir şeyi değiştirmeyi tercih etmeyen ve her zaman uysal çalışanları arayan iş adamı için bir tehdit unsurudur.
aptallık paradoksu
Aptallık Paradoksu
İsveç Lund Üniversitesi’nden işletme yönetimi profesörü Mats Alvesson ve örgütsel davranış profesörü Andre Spicer, “Aptallık Paradoksu” adlı ilginç bir kitap yazdı. Mutlaka okumanızı tavsiye ettiğimiz kitaba göre “parlak ve iyi eğitim görmüş bir kişi aynı zamanda çalışmaya ihtiyacı olan kişidir. Ancak, istifa ve fonksiyonel aptallık arasında varsayımının bir işi korumak için temel olması nedeni ile bu kişi rutin ve düşük prestijli işlere devam edecektir.”
İşlerin büyük çoğunluğu bugün bu özellikleri talep ediyor. Fonksiyonel bir aptal olup işinize devam etmek istiyorsanız; organizasyonda kimin yetkiye sahip olduğunu araştırmalısınız. Sorunlara neden olmaktan kaçınmalı ve bazı insanlara duymak istemedikleri şeyleri söylememelisiniz.
aptallık paradoksu kitabı
Çoğu zaman, görünürde aptal olmak, dikkatli olmak, hizmet etmek ve neler olduğunu sorgulamamak, işlerin sizin için oldukça iyi olmasına neden olur, kabullenir ve işinizi devam ettirirsiniz.
Çoğu, mevcut sistemimizi yenilik, yaratıcılık ve bilgiye dayalı bir ekonomi olarak tanımlar. Bununla birlikte, neredeyse işletmelerin yalnızca % 20’sinin bunu uygulamaya koyduğunu söyleyebiliriz. Açık, esnek ve eleştirel insan sermayesine dayanan yenilik, sadece bir risktir. Yönetim yeni fikirlere korkuyla bakmaya devam eder, çünkü şirketler sıkı bir taslağa ve otoritelerin rakamları kontrol ettiği dikey bir şemaya dayanıyor.
O halde, değerini bulamayan o parlak zekâlar ne olacak? Elbette, bir gecede büyük değişiklikler meydana gelmez, fakat belki de yaratıcı beynin cesur olması ve inisiyatif alması için eğitilmesi gerekiyor.
